Sayfa(196-199): | |||
Şu tevhid-i şuhûda bir işarettir. Hakîkat-bîn nazar tevhide müstağrak olursa der ki: İkinci cümle: ( ) dır ki, tevhid-i uluhiyete tasrihtir. Hakîkat-ı, hak lîsanı der ki: Üçüncü cümle: ( ) dir. İki cevher-i tevhide sadeftir. Birinci dürrü: Tevhid-i rubûbîyet. Evet nizam-ı kevn lîsanı der ki: İkinci dürrü: Tevhid-i kayyumiyet. Evet seraser kâinatta, vücûd ve hem bekada, müessire ihtiyaç lîsanı der ki: Dördüncü: ( ) dir. Bir tevhid-i celâlî müstetirdir; enva’-ı şirki reddeder, küfrü keser bîiştibah. Yani tegayyür, ya tenâsül, ya tecezzi eden elbet ne Hâlık’tır, ne Kayyum’dur, ne İlâh... Veled fikri, tevellüd küfrünü ( ) reddeder, birden keser atar. Şu şirktendir ki, olmuştur beşer ekserisi gümrah... Ki İsa (A.S.) ya Üzeyr’in (A.S.) ya melâik, ya ukûlün tevellüd şirki meydan alıyor nev-i beşerde gâh bâ-gâh... Beşincisi: ( ) Bir tevhid-i sermedî işareti şöyledir: Vâcib, kadîm, ezelî olmazsa, olmaz İlâh... Yâni: Ya müddeten hâdis ise, ya maddeden tevellüd, ya bir asıldan münfasıl olsa, elbette olmaz şu kâinata penah... Esbâb-perestî, nücum-perestlik, sanem-perestî, tabîat-perestlik şirkin bir nev’idir; dalâlette birer çâh... Kelimenin manası için üzerini çift tıklayınız. | |||